30 Haziran 2015 Salı

Tehlikeli Temas - Abbi Glines || KCBT || Yorum, Çekiliş

Kitabın Adı: Tehlikeli Temas
Sayfa Sayısı:256
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Seri Sıralaması: Rosemary Sahili #1
Fiyatı: 22.5 TL
GR Puanı: 4,26/5
Puanım: 5/5


Bambaşka dünyalardan gelen iki üvey kardeş… Asla sizin olmamasi gereken şeylere duyulan arzu…

Blaire Wynn'in en son istediği şey babasının yeni ailesinin yaşadığı Florida'daki Rosemary Sahili'ne taşınmaktır. Ancak seçim şansı yoktur. Bir hastalık yüzünden ölen annesi, ardında yüklü borçlar bıraktığı için Blaire'in Alabama'daki çiftliği elinde tutması mümkün değildir.

Koltuğunun altındaki tabancayla kamyonetini zengin sahil kasabasına çeken Blaire buraya asla uyum sağlayamayacağını bilmektedir. Babasının Paris'e gittiğini ve onu yeni üvey kardeşi Rush Finlay'le yalnız bıraktığını öğrenince daha büyük bir hayal kırıklığı yaşar. İnsanları hor gören, hiçbir şeyden pişmanlık duymayan, adı çıkmış bir rock yıldızının oğlu olan Rush yakışıklı olduğu kadar şımarıktır da… Ve Blaire'i gördüğü anda genç kızın kanına girer.

Yaz ayları ilerledikçe genç kadın, Rush'ın asla tahmin etmediği yanlarını görecek ve birbirlerine karşı hisleri görmezden gelemeyecekleri kadar güçlenecektir. Ancak Rush, Blaire'in tüm dünyasını yıkacak bir sır bilmektedir. Blaire genç adamın tehlikeli temasına kendini kaptırmadan önce bu gizemi ortaya çıkarabilecek midir?

"En sevdiğim Abbi Glines kitabı olarak listemin zirvesine yerleşti."
-Colleen Hoover-


Ve dün de bahsettiğim mükemmel kitabın yorumunda sıra :) Her şeyden önce kapak tasarımıyla başlamak istiyorum ^^ Orijinal kapağı yapan kişinin ellerine ayaklarına kapanmak istiyorum çünkü dehşet güzellikte bir kapak yapmış <3 Thanks, thanks, thanks... Biz de de bu güzel kapağı uyguladıkları için Pegasus'a teşekkürler :)

Konusu bakımından her zaman dikkatimi çekmiş bir kitaptı Tehlikeli Temas, tam orijinalini okumaya başlıyordum ki çıkacağını öğrendim ve bekle Türkçe'sini okursun dedim kendime :) Eh öyle de oldu ve çok güzel bir turun içinde oldu...

Kitabı sanırım 24 saat içerisinde bitirdim... İki oturuşta! İki olmasının nedeni de arada iftar saatinin gelmesi ve yemek yeme ihtiyacımdı :D 



Konusuna çok fazla girmek istemiyorum ama hiç alışıldık konulardan olmadığını bilmelisiniz... Ve çok akıcı bir kitap olaylar ardı ardına pat pat pat gelişiyor ve sonunda ağzınız açık :O diye kalıyorsunuz böyle... 



O yüzden ikinci kitabı orijinal olarak okumaya başlayacağım söylentileri doğrudur :P


Bu kitabı kaçırmak istemezsiniz, herkesin 5 puan verdiği bir kitap kötü olamaz ya ilk defa ben diyecek bir şey bulamıyorum :D SPOILER: Blaire mal ama ya valla mal yani, çocuk ona o kadar şeyler yapıyor, değer verdiğini o kadar belli ediyor bizimki mal gurur yapıyo... Lan o güzelim çocuğa yapılır mı o? Ha ha ? BİTTİ

Kitabın sonunda yüzünüzdeki ifade aynen şu şekilde oluyor:




Umarım Pegasus bizi serinin diğer kitapları için çok bekletmez...Hoş bekletse de ben orijinalini okumaya gidiyorum :P
Bu arada Rosemary Sahili serisi şuan için 15 kitaptan oluşan oldukça uzun ve doyurucu bir seri:

1. Tehlikeli Temas (Rush & Blaire)

2. Never Too Far (Rush & Blaire)
3. Forever Too Far (Rush & Blaire)
4. Rush Too Far (Rush & Blaire)
5. Twisted Perfection (Woods & Della)
6. Simple Perfection (Woods & Della)
7. Take A Chance (Grant & Harlow)
8. One More Chance (Grant & Harlow)
9. You Were Mine (Tripp & Bethy)
10. Kiro's Emily (FREE novella)
11. When I’m Gone (Mase & Reese)
12. When You're Back (Mase & Reese) 
13. The Best Goodbye (Captain)
14. Title TBA (Nan) 
15. Title TBA (Dean) 

Ama tüm kitaplar bunun kadar güzelse hepsi bir kerede bile okunur <3 

a Rafflecopter giveaway

29 Haziran 2015 Pazartesi

Tehlikeli Temas - Abbi Glines || KCBT || Alıntılar

Uzuuuuuunca bir aradan sonra yeniden yayındayım. Umarım artık biraz daha aktif olabilirim :) Daha fazla sıkmadan alıntılarımıza geçmek istiyorum. Umarım beğenirsiniz... Bu arada yorumum yarın ama not: Bu kitap fazlasıyla mükemmel!!!



        "Üzgünüm.Sadece daha genç görünüyorsun." Durdu ve gözleri, vücudumu yavaşça süzerek aşağı inip tekrar yukarı çıktı. Yanaklarımdaki anı sıcaklık utanç vericiydi. "Lafımı geri alıyorum. Vücudunun her zerresi on dokuz yaşında gibi görünüyor."
        O geziye çıkamamıştık. Öncelikle annemin yeterli parası olmamıştı, sonra da fazlasıyla hastaydı. Yine de planlardık. Büyük hayaller kurmanın faydası oluyordu.
        Rush nazik bir insan değildi ama adildi. Bu konuda hakkını yememeliydim. Ayrıca çok seksiydi. Bunu görmezden gelmeyi öğrenmem gerekecekti.
        Pencereye doğru yürüdüm ama ay ışığı, Rush'ın çıplak poposuna değer değmez olduğum yerde dondum. Oldukça hoş bir çıplak popoydu. Çok, çok hoştu... Daha önce hiç bir erkeğin çıplak poposunu görmemiş olmama rağmen.
        "Bana karşı mesafeni koru, Blaire. Fazla yaklaşmak istemezsin. Dün gece." Yüksek sesle yutkundu. "Dün gece aklımdan çıkmıyor. İzlediğini bilmek. Beni çıldırtıyor. Yani uzak dur. Ben senden uzak durmak için elimden geleni yapıyorum."
        Aptalca görünse de benimle ilgilenmesini istiyordum. Ona karşı açıklayamadığım bir çekim hissediyordum. Mesafesini ne kadar korursa o kadar yakınlaşmak istiyordum.
        "Sen benim gibi bir erkeğin uzak durması gereken her şeysin. Sana uygun değilim."
        "Sana dokunamam. Bunu o kadar feci istiyorum ki canımı acıtıyor ama dokunamam. Seni mahvedemem. Sen... mükemmelsin ve el değmemişsin. Sonunda beni asla affetmezsin."



        "Ben rezil, hasta piçin tekiyim. Sana dokunamam."
        Onunla yatsam kalbimin bir parçasını vermeden edemezdim.
        "Ve tadın bağımlılık yaratıcı. Rüyamda görüyorum. Fanteziler kuruyorum. Diğer... yerlerinin de o kadar leziz olacağını biliyorum.
        "Benimle asla konuşmazsın. Yanlış soruyu sorarım ve çeker gidersin." Rush başını sağa sola salladı. "Artık öyle değil. Arkadaşız. Konuşacağım ve gitmeyeceğim. Lütfen, burada benimle kal."
        Rush sırıttı. "Bu odada senin yanında olmak için fazlasıyla yaşlıyım; seninle ilgili düşündüklerimi düşünmek için de lanet derecede yaşlıyım."
        "Diğer kadınlara dokunduğunu görmek hoşuma gitmiyor. Ve diğer erkekler kıçımı avuçladığında bundan nefret ediyorum. Orama dokunan kişi sen ol istiyorum. Orama dokunmanı istiyorum. Ama dokunmuyorsun ve ben bununla başa çıkmak zorundayım. Şimdi bırak da gideyim!"
        "Neye ihtiyacın olduğunu biliyorum. İhtiyacın olanı almanı izlemeye dayanabileceğimden emin değilim sadece. Beni delirttin, kızım. Uslu olmak için çok uğraşıyorum. Lanet bir arabanın arkasında kontrolümü kaybedemem."
        "Çünkü tadına baktım ve seni kimseyle paylaşmıyorum. Bu sadece eğlence amaçlı değil. Biraz bağımlısı olmuş olabilirim."
        "Senden daha ilk gecede kurtulmaya çalıştım. Senden hoşlanmadığım için değil." Sert, acı bir kahkaha attı. "Ama biliyordum. İçime işleyeceğini biliyordum. Uzak duramayacağımı biliyordum. Zayıflığımı görebileceğin için muhtemelen senden nefret etmiştim."



        Rush Finlay yemek yapacak birine benzemiyordu. Ama lanet olsun ki bunu yaparken seksi görünüyordu.
        "İnsanları uzaklaştırıyorum, Blaire. Bu kendimi koruma mekanizması. Ama seni uzaklaştırmak istemiyorum."
        O benim için asla o adam olmayacaktı. Ama kalbim ona biraz bağlanmıştı. Sonsuza kadar birlikte olacağımız anlamına gelmese de o anda Rush'ın ilkim olmasını istedim. Sonuncum olmayacaktı. Hayat yolunda bir durak olacaktı sadece. Belki de asla unutamayacağım veya atlamayacağım bir durak. Beni en çok korkutan buydu. İlerleyemeyecek durumda kalmak.
        "Yatağımda çıplak olman, düşündüğümden katbekat güzelmiş... Ve bana inan, bunu düşündüm. Çok."
        Onun dünyasına karşılık benim dünyam. Bu gece dünyalar çarpışacaktı.
        "Bilmen gereken bazı şeyler var. Bunları öğrendiğinde benden uzaklaşabilecek ve bir daha asla geri dönmeyebilecek olman gerçeğiyle boğuşuyorum. Bu ödümü koparıyor. Aramızda olan biten ne bilmiyorum ama sana baktığım anda dünyamı değiştireceğini biliyordum. Dehşete düşmüştüm. Seni ne kadar izlesem, beni o kadar kendine çekiyordun. Yeterince yaklaşamıyordum.
        Ben daima sadece kendime sahip olacaktım. Çünkü bu adam kalbimi kırmış ve yok etmişti. İstemese bile. Bir daha asla sevebilecek kadar ona güvenemeyecektim.
        Gözlerindeki fırtınayı görebiliyordum. Aklının karıştığını biliyordum. Korkuyu bile görebiiyordum. Sonrasında aşk vardı. Bunu gördüm. Gözlerindeki ateşi. Buna inandım. Net olarak görebiliyordum ama artık çok geçti. Aşk yeterli değildi. Herkes, hep aşkın yeterli olduğunu söylüyordu. Yeterli değildi. Hele ki ruhun paramparça olduğunda.
a Rafflecopter giveaway

18 Nisan 2015 Cumartesi

Eksik Parça - Michelle Hodkin || KCBT || Alıntılar

Yeni yeni bir alıntılar postuma karşımızdayım :)) Öyle bol bol konuşmayacağım hemen alıntılara geçeceğim bugün :) 

Akli dengemin o narin dokusunda, görmezden gelmesi imkansız olan ilk delilikti bu. Güldüm. O derece delirmiştim.

Ölmüştü. Ben bunu istedikten sadece birkaç saat sonra. Tam da benim istediğim şekilde. Tesadüf. Öyle olmalı.

O ağız. Sigara içmek kötü bir alışkanlıktı, evet. Ama Noah içerken inanılmaz görünüyordu.


Doğruyu söylüyordum. Noah'ın rahatının kaçtığı bir anı hayal etmek imkansızda. Daima rahattı. Ve hayattan bıkmış gibi. Ve harika. Ve ben onun yanında oturuyordum. Çok yakınında.

Başka bir şey var mı? Görmemen gerektiği halde gördüğün bir şey? Ya da duymaman gerektiği halde duyduğun?

Gözlerimi kısmıştım. "Çok kötüsün." Cevap vermek yerine gülümsedi ve hafifçe burnuma dokundu. "Sen de beninsin," dedi ve gitti.


İstediğim hiçbir şey yok. Yapamayacağım hiçbir şey yok. Hiçbir şeyi umursamıyorum. Ne olursa olsun ben düzenbazlığıma devam ediyorum. Kendi hayatımda bir oyuncu gibiyim.

"Herkes birlikte olduğumuzu düşünecek." 
"Bırak düşünsünler," dedi. 
"Ama..."
"Aması falan yok. Ben öyle düşünmelerini istiyorum."
"Ben rol yapmayı beceremem," dedim ağzını ararcasına. Noah da o parmaklarını kolumda gezdirerek elimi tuttu ve ağzına götürdü. Dudakları, mümkün olmayan bir yumuşaklıkla eklemlerimi okşuyordu. Gözlerime baktığı anda öldüğümü zannettim. 
"Yapma o zaman." 

Masanın altından elimi tutup gülümsedi, ben de ona karşılık verdim. Mutluydum. Ve bunun sürmesini her şeyden çok istiyordum. 

"Canını yakmak istemiyorum," diye fısıldadım. Oysa muhtemelen, canı yanacak olan bendim. Burunlarımız birbirine değdi; dudaklarımızı birbirinden ayıran yalnızca kusursuz ve acı dolu, kısacık bir andı. "İstesen de yapamazsın."

Kimse mükemmel değildir. 


İki yanımı saran, bedenlerini terk etmiş birer ruh gibi görünen ışıklara bakarken kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Bir çift göz. Üç. Yedi. Daha fazla sayamıyordum. 

Kardeşim kayıptı, tek başınaydı ve benden daha çok korkuyordu. Ona yardım edecek kimse yoktu, bizden başka. Ve artık, bizim de böyle bir şansımız kalmayacak gibi görünüyordu. Noah, onu nerede bulabileceğimizi bilen tek insandı ve kendini öldürmek üzereydi. 

Bana sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca kendimi mükemmel hissetmiştim. Noah'ın dudakları karşısında gülümseyip parmaklarımı saçlarında gezdiriyordum. 
"Noah."
Ama karşımda duran Noah değil Jude'du. Ve Claire. Ve Rachel. Ve ölü. 
Bir an beni tuğlaların arasına karışacağımı sanacağım kadar sert bir şekilde duvara yapıştırırken bir an sonra kapana kısılan o olmuştu. Hasta odasında, benimle. Ve artık kurban olan ben değildim. 
Oydu. 

Deli değildim ben. 
Ölümcüldüm. 
Noah'ın elini saçlarımda gezdirmesiyse harikaydı; acı verecek kadar harika. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. 

Parmakları elmacık kemiğimi okşuyor, tenimi uyandırıyordu. Ama kalbim hızlanmadı. Hatta atmıyordu bile. Artık bir kalbim yoktu. 

Noah'ın ne kolları ne de yatağı beni günahlarımın iniltisinden koruyabilirdi. 

'Eğer bir kız seni uzun, çok uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak görmez ve gerçekten severse,'" diye devam etti. "'Canın yanar mı peki?' diye sormuş bu kez oğlan. 'Bazen. Ama Gerçek olmuşsan, acı çekmekten de korkmazsın.'


17 Nisan 2015 Cuma

Eksik Parça - Michelle Hodkin || KCBT || Yorum

I

Kitabın Adı: Eksik Parça
Orijinal Adı: The Unbecoming of Mara Dyer 
Seri Sıralaması Mara Dyer #1
Sayfa Sayısı: 424
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Fiyatı: ₺29
GR Puanı: 4.12/5
Puanım: 4/5

Bir gün uyandığında son birkaç gününü hatırlayamadığını düşün... Mucizevi bir şekilde kurtulduğun kazada tüm arkadaşlarını kaybettiğini, Ailenin yeni bir sayfa açmak için taşınmak zorunda kaldığını, Kendi geçmişinle ilgili senden daha fazlasını bilen bir çocukla tanıştığını, Tüm yaşadıklarından sonra yeniden âşık olabildiğini, Gerçek olması imkânsız halüsinasyonlar gördüğünü, Aklını kaçırdığından endişelenmeye başladığını düşün. Ne yapardın? Mara Dyer işte bu sorunun cevabını öğrenmek üzere… 

"Mara Dyer'ın unutulmaz bir rüyayı andıran, gizemli ve romantik hikâyesi sizi esir alacak." 
-Cassandra Clare, New York Times çoksatanı Mortal Instruments serisinin yazarı-

"Eksik Parça kara mizah, merak uyandıran gerilim ve samimiyet arasında nadir bulunan bir denge kurmayı başarmış. Bir an kahkaha atarken hemen arkasından korkup tüm ışıkları açarak battaniyenin altına girmek istedim. Michelle Hodkin, tüyler ürperten betimlemeleri ve iç ısıtan romantik sahneleriyle yetenek ve kalitesini gözler önüne sermiş. Daha önce böyle bir roman okumamıştım." 
-Veronica Roth, New York Times çoksatanı Divergent serisinin yazarı-

"Eksik Parça, zekice yazılmış, büyüleyici bir gerilim romanı. Gizemli erkekleri, tehlikeli kadınları ve çok karmaşık aşk hikâyelerini sevenler için mükemmel bir eser."
 -Kirsten Miller, New York Times çoksatan yazarı-

"Vay canına. Michelle Hodkin'in ilk kitabı sizi son sayfasına kadar merakta bırakacak." 
-Beth Revis, New York Times çoksatan yazarı-

"Şiirsel ve tatlı olduğu kadar ürkütücü ve karmaşık hikâyesiyle Eksik Parça'yı elimden bırakamadım. Bu kitabı okurken bütün ışıkları açın." 
-Rachel Hawkins, New York Times çoksatan yazarı-

•••••••••••••••••••••••••••••••••••
 
Bu turumuzda incelediğimiz kitap yurt dışında büyük ses getirmiş Mara Dyer serisinin ilk kitabı olan Eksik Parça... 

Kitapta orijinal kapak kullanıldı ve tabii ki Pegasus hem kapakta hem de işinde mükemmel bir iş çıkarmış. Çeviri çok akıcı ve hatasızdı. 

Kitap elime ulaştığı gibi okumaya başladım. Başladım ama ilk tepkim eyvah umarım böyle devam etmez demek oldu çünkü yine bir twilight hikayesi okumak istemiyordum. Ama kitap ilerledikçe fark ettim ki çok farkı ve çok çok güzel bir yere gidiyor; derin bir iç çektim ve kendimi kitabın kollarına bıraktım. 


Kitapta bir kaza geçiren ve aklıyla ilgili sorunlar yaşayan bir kız var: Mara. Yeni bir yere taşınmalarıyla olay değişiyor. Kazadan sonra hatırlayamadıklarını hatırlamaya başlıyor. Ve herkes onun psikolojik sorunlar yaşadığını sanarken o bir şeylerin farkına varıyor. Nora yalnızca düşünerek bazı şeyleri gerçek kılabiliyor. Aslında bu ona verilmiş bir hediye, ya da bir lanet... Ama kim tarafından verilmiş ya da bunu insanlara zarar vermeden nasıl kullanacak. 

Okulun popüler çocuğu Noah ise daha en başından tüm olayın farkında. Aynı yetenek onda da var, yalnızca biraz daha değişik bir şekilde. 

Kitap gerçekten çok güzel. Fantastik, distopik, psikolojik olaylar gayet başarılı bir biçimde aktarılmış. Mekan ve olay tasvirleri rahat anlaşılır ve etkileyici. Bu tarzı sevin ya da sevmeyin bence Mara Dyer'ı seveceksiniz. 

"Bir şeyi düşünmek onu gerçek yapmaz. Bir şeyin olmasını istemek, onu gerçekleştirmeye yetmez..."

Alıntıların devamı için yarınki postumu bekleyin... :) 

Pegasus Yayınları'na teşekkürler... 

9 Nisan 2015 Perşembe

Kitap Yorumu: Sevginin Büyüsü || Beth Hoffman


Kitabın Adı:
Sevginin Büyüsü
Sayfa Sayısı: 400
Yayınevi: İndigo Kitap
Fiyatı: 19 TL
GR Puanı: 3.90/5
Puanım: 4/5

Hayatın zorluklarını yenip hayatta kalabilen kadınlar daima güçlü ve güzeldir.

Bazen hayat kötüye gider, her şey içinden çıkılmaz bir hal alır. Yapılacak bir şey yokmuş gibi görünür, sanki çıkmaz bir sokaktasınızdır.İnancınızı yitirdiğiniz, bitti dediğiniz, dua etmekten bile vazgeçtiğiniz anda, hayat size inanmanız, umut etmeniz ve yeniden başlamanız için göz kırpar. Sevginin Büyüsü her şeye rağmen hayata tutunmanın hikâyesi…

"Acıların, insanları gerçek dostluklara ve sevgiye sürükleyişinin büyüleyici hikâyesine tanıklık edeceğiniz, sımsıcak bir roman..."
-Kristin Hannah-

"Sevginin Büyüsü okuyucularına paha biçilmez bir değeri hatırlatıyor: Her şey içinden çıkılmaz göründüğünde bile, birkaç iyi arkadaş hayatınızı bunun tam tersine çevirebilir."
- People-

"Sevginin Büyüsü'nü okurken kalbim CeeCee adına defalarca kırılırken bile, kendimi gülmekten alamadığım zamanlar oldu. CeeCee'nin kaybettiklerini unutamayacaksınız, ama onun cesaretini ve iç dünyasının derinliğini de aklınızdan çıkaramayacaksınız."
- Luanne Rice-

"İnsanın içine işleyen dokunaklı bir roman. Güney'in yaz akşamlarındaki manolya kokuları gibi cazip, kendini sevdiren ve tatlı tadındaki bu kitabı okumak gerçek bir keyif."
- Mary Kay Andrews-

                                  ~•~•~

Aramıza artık yepyeni bir yayınevi katıldı :) Öncelikle hoşgeldin İndigo. Bu güzel kapak, bu kaliteli baskı ve bu hatasız çeviriyle geldiğin için çok mutluyum. Her ne kadar kitabın orijinal kapağının benim için yeri ayrı olsa da bizim kapağımız da gayet güzel :) 


Kitap ufak yaşta annesinin hastalığıyla uğraşmaya başlayan sonrasında annesini kaybedip teyzesi ile yaşamaya başlayan CeeCee'nin hikayesini anlatıyor. Hayatın karanlık ve üzücü tarafıyla biraz erken tanışıyor ama bana kalırsa bu önündeki aydınlık dünyaya ilk güzel adımı oluyor. 

"Çöplükte yaşamaktan kurtulan bir kız olabilirsin, ama içinde yaşayan çöpten kurtulamazsın."

Kitap her ne kadar ufak bir kızın hayata tutunma çabasını anlatıyor olsa da aslında çok daha geniş bir içeriğe sahip. Restore edilmesi için uğraşılan eski evler, gelgitli komşuluk ilişkileri, siyah-beyaz ırkçılığı, aldatılmak, güvenmek, özgürlük, güzel bahçeler...



"Annem kurduğum her hayal için bir damla su döksek masmavi büyük bir gölün ortasında yüzen bir evde yaşamak zorunda kalırız derdi."

"Korkularına yenilmek gözlerini kör eder, elini kolunu bağlar. Sonunda bir bakmışsın, hayatının sonuna kadar hapis hayatı yaşamışsın. Korkuların seni dışarıdan özgür görünen bir mahkuma çevirmiş."


Kitap gerçekten bana okurken hem zevk verdi hem de hayatımda uygulayabileceğim şeyler kattı. Bazı insanların zihniyetinde okudun da ne oldu anlayışı vardır ya bu kitabı okuduğunuzda gerçekten içinizde bir şeyler oluyor. Kimi zaman acıyorsunuz CeeCee'ye kimi zaman ise hayran kalıyorsunuz. 


Bu güzel kitabı bizlerle buluşturduğu in İndigo Kitap'a teşekkürler...

18 Şubat 2015 Çarşamba

Karanlıkta Buldum Seni - A. Meredith Walters || KCBT || Yorum



Kitabın Adı: Karanlıkta Buldum Seni
Sayfa Sayısı: 456
Yayınevi: GO! Kitap
Seri Sıralaması: Find You in the Dark #1
Fiyatı: 17 TL
GR Puanı: 4.03/5
Puanım: 4/5

“Sen beni karanlıkta buldun ve kendimden kurtardın. Seni sonsuza dek seveceğim.”

Maggie Young, kendi deyimiyle, küçük bir kasabada, süper not ortalaması ve sıradan okul aktiviteleriyle yaşayıp giden sıradan bir kızdır. Normal bir ailesi, normal bir okulu, normal arkadaşları, kısacası normal bir hayatı vardır. On sekiz yaşına girmek için gün sayan Maggie, artık sıra dışı bir şeyler yaşamak, tutkuyla sevebileceği bir şeylere sahip olmak ister. VE KADER KARŞISINA CLAYTON REED’İ ÇIKARTIR…
Clayton Reed. Kasabadaki yeni çocuk. Kimseye yüz vermeyen gizemli yakışıklı. Geçmişinden kaçıp sığındığı bu küçük kasabada, her şeyden ve herkesten uzak durmaya kararlı. MAGGIE HARİÇ…
Herkesten köşe bucak kaçan Clayton, dış dünyayla arasına kalın duvarlar örse de Maggie o duvarların ardında neler olup bittiğini öğrenmeye kararlıdır. Çünkü tanıdığı hiç kimseye benzemeyen bu gizemli yabancıya deliler gibi âşık olmuştur. Ama o duvarların ardında yaşananlar Maggie’nin tahmin edebileceğinden çok daha korkunçtur. Clayton çok geçmeden adeta bir kelebek gibi Maggie’nin ışığına kapılıp özgürleştiğini sanır, Maggie ise Clayton’ın karanlığına hapsolur. Gün geçtikçe büyüyen bu karanlık, ikisini de yavaş yavaş yutarken onlar aşklarının her şeyin üstesinden geleceğine inanmaya devam eder. Çünkü delice bir aşktır onlarınki. Ya da belki sadece delilik…
New York Times çok satan yazarı A. Meredith Walters’tan kırık bir “ilk aşk” hikâyesi...

                           ~•~•~

Karanlıkta Buldum Seni... Turumuz için bir günde elime ulaştı bu kadar kısa sürede gelmesini beklemezken bu kadar kısa sürede bitireceğimi de tahmin etmezdim. 

Aslında kitapta artık sıradanlaşmış geçmişi sorunlu çocuk ve masum hayatı sıradan kız aşkı işleniyor. Her ne kadar artık bu konudan sıkılmış olsam da sanki bu kitapta farklı bir şeyler vardı ve bir gün gibi kısa bir sürede bitti. 

Karakterlerin işlenişi, duyguların bize verilme şekli, olayların gelişimi... Kitapta her şey yerli yerinde ve doğru oranındaydı. Belki bu kadar sevmemin nedeni de buydu. 

Clayton, geçmişi sorunlu çocuğumuz. Yaşadığı şeyler tahmin edilemez, kendine yaptıkları katlanılamaz. Maggie, hayatın monotonluğundan sıkılmış liseli kız. Bir gün okulun bahçesinde bir çocukla çarpışır ve hikaye başlar. Benim için tip olarak Clayton ve Maggie aynen şu şekildeydi... Bakalım siz ne düşünüyorsunuz?k




Kitabın çevirisi de çok akıcı bir şekilde yapılmıştı, iki üç yerdeki sorun kitabın genelini çok da etkilemiyordu. Kitabın iç dizaynı her zamanki gibi çok güzeldi. Fakat benim takıldığım nokta kapağında oldu, orijinal görsel kullanımı çok güzel olmuş ama ben yazı stilini sevemedim, oysa ki bu kapaktaki yazı stili ne kadar güzel: 


Bizde de böyle olmasını isterdim açıkçası :) 

Kısaca özetlemek gerekirse Karanlıkta Buldum Seni, adı gibi karanlıklardan aydınlığa çıkan, sonra karanlıkların en dibine hapsolan. Konusuyla diğerlerine benzer olsa da işleniş ve duygular bakımından farklı, kesinlikle zevkle olunan ve şans verilmesi gereken bir kitap. 


Facebook çekilişimize katılmayı unutmayın :) 


Katkılarından dolayı GO! Kitap'a teşekkür ederiz. 

17 Şubat 2015 Salı

Karanlıkta Buldum Seni - A. Meredith Walters || KCBT || Alıntılar

Yeni bir turda yeni bir postla karşımızdayım. Bu kez incelediğimiz kitap Karanlıkta Buldum Seni ^_^ Yorumumu paylaşmak için sabırsızlansam da bugün alıntılar postunu okuyacaksınız. :) Çok uzatmadan hemen alıntılara geçmek istiyorum. 


"Belki bizim sevgimiz, yardım etmekten çok daha fazlasını yapar, onu iyileştirirdi. Onu düzeltirdi. Onu ve her şeyi." 

"Senin olduğun bir odada Maggie, tek gördüğüm sensin. Sen her şeyi güzelleştiriyorsun, her şey senin sayende daha net oluyor. Kafamdaki deli sesleri susturuyorsun sen. Seninleyken düşünebiliyorum, hatta nefes alabiliyorum. Senin bana yaşattığın hisler, şimdiye dek yaşadığım en inanılmaz, en korkunç hisler." 

"Hayatıma giren bu güzel, bu muhteşem kız her şeyi değiştirdi. Sonunda dünyamın nasıl bir yer olacağını gördüm. Normal ve mutlu olmak nasılmış, gördüm. Bana hiç sahip olamayacağımı sandığım şeyleri verdin! Sensiz bir hayat düşünmek beni korkutuyor. Senin gülümsemeni görmeden, sesini duymadan yaşamak kabus gibi geliyor." 

"O an tek görebildiğim şey sensiz yaşayacağım bir hayattı ve bu hayat karanlık, korkunç bir hayattı, Maggie."

"Senin yanında olmaya ihtiyacım var! Şu anlamsız, berbat hayatımda bir anlam ifade eden tek şey bu..."

Ama yine, kendimi bir yalana inandırmaya çalıştığımın farkındaydım. 

"Güçlü bir akıntı beni dibe doğru çekiyordu. Güzel bir karanlığın derinliklerine doğru çekiliyordum. Ve kendimi o karanlığın içinde kaybetmekten memnundum."


"Seninim ben, Clay," dedim yumuşak bir sesle; Clay benim yanaklarımı, boynumu, saçımı öpüp dururken. "Benimsin," diye mırıldandı dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırmadan önce." 

"Sanki tutunmaya çalıştığım buz kütlesi parmaklarımın arasında eriyip gidiyordu. Her şey iyiyken hissettiğim mutluluğu sonsuza kadar tutamıyordum elimde. Çünkü kötü şeyler güzel olan her şeyi bozmak için pusuda bekliyordu."

"Ben, bütün gece sana sarılmak, uyurken seni hissetmek istiyorum. Ben, mükemmel olmamızı istiyorum. Birbirini bizim kadar seven başka kimse olmuş muydu ki?" 

"Seni seviyorum," dedim nefes nefese. İlk söylediğimden beri, ona "seni seviyorum" demeden duramadığımı fark ettim. Her gün her dakika benim için ne kadar önemli olduğunu bilmesini istiyordum."

"Sen, her şeyimsin zaten. Bütün dünyamsım."

"Sen benl her gün kurtarıyorsun. Sen, beni mutlu eden tek şeysin. Ihtiyacım olan tek şey sensin."

Seni bırakamam. Ne şimdi, ne de başka bir zaman. SANA MUHTACIM BEN. 

"Eski halimi sevmiyordum artık. O kız geçmişte kalmıştı. Clay ise, bütün kusurlarına rağmen, benim geleceğimdi."

"Bence hayat, 'belki'lere takılıp kalmak için fazla kısa." 

"Seninleyken kendimi kontrol edemiyormuşum gibi hissediyorum. Sanki çırılçıplakmışım, ilk defa birisi içimi olduğu gibi görüyormuş gibi geliyor."

"Biz birbirimize aittir. Hayatlarımız açıklanmayacak bir şekilde iç içeydi ve aramızdaki bağ inkar edilemeyecek kadar yoğundu. Ona elimden gelen her şeyi vermek istiyordum. Sevildiğini, ona değer verdiğimi bilsin ve kendini iyi hissetsin istiyordum." 

En kusursuz anılar, unutması en çok acı verenlerdir. 

"Tenim tenine değince gözlerini tekrar kapattı. Iyi olması için gereken tek şey benmişim gibi. Keşke öyle olsaydı." 

Sen beni yavaş yavaş öldürüyorsun!

"Hissediyor musun? Senin o kalp. Sonsuza kadar senin olacak!"

"Bazen, aşk her şeyi kurtarmaya yetmez ve yapabileceğin en iyi şey bırakıp gitmek olur. Ne kadar canını yaksa da..."

Seni öyle çok seviyorum ki, bazen canımı yakıyor bu aşk.