15 Ağustos 2014 Cuma

Mimlendim! #1


Merhabalar! Bir kaç gün önce SaklamaKabı'nın mimlerle ilgili olan vlogunu izledim, birkaç gün geçti ki Nora'nın Kitaplığı beni mimlemiş! Hem de aynı sorularla... Ben de çok zaman geçmeden yapayım dedim ve karşınızdayım...

Ne sıklıkla kitap okursunuz ?
Özellikle şu tatil zamanlarında her gün, günde en az 2-3 saat okumaya çalışıyorum. Okul zamanlarında ise vakit bulabildiğim her anda okuyorum. Bazen tenefüslerde, bazen boş derslerde...

En sevdiğiniz yazarlar ?

Aslında bu benim için fazlaca zor bir soru... Yazarlarımı ayırmıyorum, hepsi benim çocuğum gibi :P Şaka bir yana;

Olivia Cunning
Sylvia Day
E. L. James
J. K. Rowling
Jamie McGuire
Colleen Hoover
Jennifer ArmentroutJohn Green
Sabahattin Ali
Elif Şafak
Demet Altınyeleklioğlu
Nurgül Çelebi
Burcu Büyükyıldız

Aklıma gelen yazarlar... Tabii daha fazla var. Her yazarda farklı bir tat...

En beğendiğin kitaplar ?
Tatlı Bela
Kağıttan Kentler
Senden Önce Ben
Günahkarlar Turnede (Serinin tüm kitapları :O)
Harry Potter (Tüm kitapları ayrı ayrı)
Uyumsuz
Kürk Mantolu Madonna
Aşk
...

Ve daha fazlası :D 

Yerli / Yabancı hangi yazarların kitaplarını tercih edersin?
Eskiden olsa hiç düşünmeden yabancı derdim... Ama son zamanlarda yerli yazarları da çokça beğenmeye başladım. Ama yine de yabancı yazarlar daha önde...

Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi?
Soruyu sormak bile hata! Günahkarlar Turnede...

Daha çok hangi tarz okumaktan hoşlanırsın?
Young Adult, New Adult, Adult, Fantastik (Biraz fazlaca seçiciyim), Distopya... Ama içlerinde hangisi daha önde senin için derseniz New Adult.

En son hangi kitabı okudun?
Melez - Jennifer L. Armentrout

Şu an hangi kitabı okuyorsun?

Safkan - Jennifer L. Armentrout (Sonra da Aşka Var Mısın? - Natasha Boyd)

Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Yeterli mi ?
Kitap blogları son zamanlarda moda olmaya başladı. Birçok blog var ama iyi bloglar tabii ki yetersiz. Kimi insanlar sırf yayınevinden kitap istemek için blog açıyor bunları biliyoruz. Onun dışında bence ne kadar - iyi - blog olursa o kadar iyi. Böylece insanlar bir kitap hakkında farklı farklı yorumlar okuyarak, daha iyi fikirler elde edebilir. 

Kitap okumak sizin için ne ifade ediyor?
Benim için kitap okumak her şey... Üzgün olduğumda teselli, mutlu olduğumda sevincime ortak; kızgınsam yatıştırıcı, uykuluysam uyandırıcı... Ama her şeyden değerlisi, her kitabın farklı dünyalara kapı açmasından daha önemli bir şey var mı? 

Ben ise "Kitap Sara'yı"nı ve "Dracula's House"u mimliyorum :) İkisine de öpücükler :*

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Ahlaksız Ritim || Olivia Cunning


Kitabın Adı:
Ahlaksız Ritim
Sayfa Sayısı: 456
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Seri Sıralaması: Günahkarlar Turnede #4
Fiyatı:  25
GR Puanı: 4.31/5
Puanım: 5/5


Sert Müziğin Ahlaksız Ritimleri Sizleri Çağırıyor


Efsanevi davulcu Eric Sticks, heavy metal grubu Günahkârlar'ın yeni ses operatörü Rebekah'yı görür görmez, genç kıza vurulmuş ve ona sahip olmaya ant içmişti. Tabii, genç kızı her gördüğünde ayaklarının birbirine dolanması ant içmekten sayılırsa!

Ancak ne yazık ki, uzun zamandır gitarist Trey Mills'e hayranlık besleyen Rebekah, yalnız kovboy Sticks'e pek fazla ilgi göstermiyordu.

Genç kız, tuhaf bir espri anlayışı ve galaksi genişliğinde bir kalbi olan uzun boylu, uçuk kaçık ve biraz da şapşal davulcuya âşık olacağını tahmin edebilir miydi?

Zaman zaman boşboğazlığa kaçan açık sözlülüğü ile genç kızı kahkahalara boğan ve gösterdiği ilgiyle ona kendini çekici ve dayanılmaz bir kadın gibi hissettiren bir davulcu, eski sevgilisinin ona söylediği sözler yüzünden kadınlığına küsen Rebekah'yı yeniden hayata döndürebilir miydi?



"Kitap... Fazlaca harika. Yazarın dili... Fazlaca cesur." demiştim goodreads'ta hala arkasındayım... Bu seriye ne kadar bağlı olduğumu ve sevdiğimi yakınımdaki herkes bilir. Çoook seviyorum hem de... Ahlaksız Ritim'de serinin bateristi Eric'i okuyoruz. Bir de Rebekah'ı tabii. Rebekah yeni ses operatörü, yeni mezun olmuş kimse başarılı olacağına inanmıyor... Eric zaten grubun espri makinesi ama bu espriler genelde "Selam canım, ben amcanım" tarzı iğrenç, soğuk espriler oluyor ama aynılarını bende yaptığımdan genelde onun esprilerine de gülüyorum :D Neyse... Rebekah içten içe Trey'e ilgili. (Resmen takıntılı :D) Eric de ilk gördüğü anda Rebakah'a takılıyor. Ee şimdi kız ikisini de dener falan filan diyosunuz ama pek de öyle olmuyor. Eric'i tanıdıkça - belki biraz fazlaca - ona ısınıyor.
"Geçmiş değiştirilemez," dedi genç kız. "Gelecek tahmin edilemez. Elimizde olan tek şey şu an. O yüzden benim için hiçbir şey fark etmez."
Bir bakmışız bunlar sevgili olmuş... Bu spoiler sayılmaz çünkü herkesin bunu tahmin edebileceği kesin ama kitabın o başından sonuna kadar olanları kimse tahmin edemez. Mesela gidip Isaac'in olaya katılması. Kendisi Rebekah'ın eski nişanlısı olur. Başta sinir oldum adama dedim noluyo falan ama sonradan anlaşıldı karın ağrısı... Orasını söyleyemem tabii :P Her zamanki gibi kitabın orasından girip, burasından çıkmak benim pek adetim değil. O yüzden hemen bir toparlayayım yorumu...

Gerçek manada erotik bir kitap okumak istiyorsanız bu kitap sizlik. Ama o erotikliğin altından gerçek hikayeyi yakalamak da size kalmış, çünkü orada kalbi kırık iki kişinin mükemmel hikayesi var. Hem duygusal, hem de iğrenç esprileriyle şu ana kadar serinin en sevdiğim kitabı bu oldu... Tabii en merak ettiğim hala Double Time... Malum Trey biseksüel, o hikaye biraz daha farklı olacak. Ama yeni şeyler denemek, her zaman iyidir.

Eric Sticks tazeleyici bir hava gibiydi. Güneşini kapatmakta ısrarlı bütün bulutları yok ediyordu.



Bunlar da hayalimdeki Eric'le Reb... Böyle manyaklar işte :P
Kitabı okuma fırsatı sunduğu için Ephesus Yayınları'na teşekkürler ^_^ Bir de size alta önokuma koyuyorum iyisiniz :P

7 Ağustos 2014 Perşembe

Duygu - Işıl Parlakyıldız || 13. KCBT || Alıntılar

Turun en yeni postuyla herkese merhabalar... Bu postta Duygu'dan muhteşem alıntılar okuyacaksınız... Yani ben bayıldım, sizde bayılırsınız eminim :P Lafı çok uzatmadan geçelim alıntılara ^_^
        Tenini hissederek, kokunu duyarak uyanmak istiyorum. Bunu benden esirgeme, sıcaklığının, ruhum gibi bedenimi ısıtmasını istiyorum, olur mu?
      İkiyle dördün farkını ayıramazken, aşkı minnetle karıştırmam sanırım              normaldi.
      Her gece o uyumadan uyumamaya özen gösteriyor, huzurla yüzünü           seyrediyordum. Sedat aşktı ama aynı zamanda savaştı ve ben onunla her şeye razıydım. Gözlerim yine nefesinin kulağıma masal okuyan tınısıyla kapandı. 
     Senin dudaklarından başkası artık bana haram, senin teninden başkasını koklamam...



      Ben Alim'le dertlerimi paylaştım. Bekir'le kelimelerimi! Sen benim ruhumun yarısıydın, hala öylesin. kokunda huzuru buldum. Uykularım seninle pempeydi. Ben seninle hayata tutundum koca kafalı!
      İçimde kıyıya vuran dalgalar gibi var olurken ben onun kumsalı gibiydim. 
     Bedeni cennetim, sıcaklığı dünyamdı.                                                                        
a Rafflecopter giveaway

Duygu - Işıl Parlakyıldız || 13. KCBT || Yorum


Kitabın Adı:
Duygu
Sayfa Sayısı: 662
Yayınevi: Müptela Yayınları
Fiyatı: 
 25
GR Puanı: 4.67/5
Puanım:4/5


Anne sıcaklığı, baba emniyeti olmayan bir dünyada ayakta kalmaya çalışan kırılganlık abidesiydi Duygu. Üç yoldaşı vardı onu taşıyan. "Develerim" derdi onlara. O develer ki İstanbul'un en arızalı tipleriydi. Her ne kadar bela makinesi olsalar da Duygu için tek bir gerçek vardı;


"Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı." 

Ve hayat onlar için bir duadan ibaretti. İyiyim…iyiyiz… biz hep iyi oluruz. Güçlü olmayı en zorlu yollarda öğrenmiş dev bir çınardı Sedat. Hayatta yorulmuş, aşktan ?çoktan vazgeçmişti. Yüreğini ördüğü çelik duvarlar arasına saklamış acımasız bir adamdı o. Acılarla ?atılmış düğümlerin arasında filiz verebilir miydi aşk? Meleği şeytana döndürüp, şeytanın ruhunu ele geçirebilir miydi aşk?


Kitap Canavarları olarak tur kapsamında bu sefer Duygu kitabını inceledik. Kapağıyla, kalitesiyle öncelikle bir dikkatimi çekti Duygu. Sonra kalın kalın böyle ooh yaşasın dedim.

Ama kitabın başında bu duygum yer değiştirdi. İlk başlarda olayı anlamadım, Sedat biraz fazla sert geldi (kızı dövmesi falan falan) dedim 660 sayfa nasıl geçicek yandım ben... Duygu'nun yaralı geçmişi, Sedat'ın geçmişi... İkisinin gelecekleri...

Derken derken ortalara geldim... Olaylar bir kızıştı... Yeni karakterler geldi. Selmasıdır, Dursunudur falan kitap hareketlendi ve kendine bağlamaya başladı. Bu andan sonra da ne zaman sıkılmaya başlasam hep bir olaylar oldu. Hep sonrasını merak etmeye başladım. Bu aşkta neler oluyor, oluyor mu falan... Sonra bir gece dedim biraz okuyayım ve 200 küsür sayfayı bir oturuşta bitirerek kitabı sonlandırdım. Sedat çok sertti ya, onu hala o kadar sevebilmiş değilim... Çoğu tur üyesi gibi benim de favori erkek karakterim Ali'ydi; favori kız karakterim de Aslı. Aliyle Aslı da bildiğin kedi köpek... Eh onları okumayı da özellikle bir sevdim :P


Yani kısa kesmek gerekirse, - o kadar ayrıntılı konusuna falan girmiyorum - biraz kalın olmasına ve ara sıra okurken zorlamasına rağmen çok güzel aman geçirilebilecek, bazen kalbiniz sızlayıp "Ah salak Duygu" derken, aynı sayfada kahkaha atıp "Heh Duygu, helal!" diyebileceğiniz, hem eğlenceli hem aşık bir kitap. Güldüğüm yerlerden birini de alıntı olarak koyup yorumuma son veriyorum... Çekilişe katılmayı unutmayın! Bu arada kitabın ilk 5 günde 2000 satıp 2. Baskıya girdiğini biliyorsunuz değil mi? Bu başarı boşuna olamaz...
 Alıntımız Bekir'den Ali'ye geliyor...
     Lan oğlum, benimle az uğraşmamıştın Trabzon'da, gün gelir hesap döner, keser döner sap sana girer.
a Rafflecopter giveaway

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Senden Önce Ben || Jojo Moyes


Kitabın Adı:
Senden Önce Ben
Sayfa Sayısı: 480
Yayınevi:
Pegasus Yayınları
Fiyatı:
25
GR Puanı:
4.32/5
Puanım:
5/5


Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...

Yaşamın ince detayları Loudan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...

Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.

Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lounun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?

Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün...


Senden Önce Ben neredeyse ilk çıktığından beri kitaplığımda duran bir kitap... Ama artık popüler kitapları popüler olduğu zamanda okumuyorum. Aynı Yıldızın Altında çıktı, ilk gün aldım okudum bitti. Ama sonra olanlar malum... Kitabın "K"sini bilmeyen kişiler başımıza uzaman çıktı falan... Bende biraz zaman verdikten sonra okuma kararı aldım popüler kitapları. Ama keşke bunu bekletmeseydim. Senden Önce Ben için size neredeyse hayatımın kitabı diyebilirim...


Hiç bir işte başarılı olamayan, daha doğrusu işini sevmeyen bir kız bir gün işsiz kalıyor. Ailesi için her yerde iş ararken iş bulma kurumunda bir bakıcılık işine rastlıyor. Her ne kadar yapmak istemese de bir şekilde yapmak zorunda kalıyor. Kızımızın adı da Lou. Baktığı kişi ise Will. Geçirdiği motorsiklet kazasından sonra belden altı tutmaz bir halde ve hayattan, yaşamaktan nefret ediyor; hayatını sonlandırmayı düşünüyor. Lou, Will'e neşe vermeye çalışırken aynı zamanda içinde farklı duygular da uyanıyor.


     Hiçbirimiz bunu açıkça söylemese de Louisa  Clarc, Will'i hayatta tutabilmemiz için elimizde kalan tek şansımızdı.

Will'i hayata yeniden bağlamaya çalışan Lou'nun içinde uyanan aşk onu alt üt ediyor. Kısaca kitapta bir teslim oluş, pişmanlıklar, umutlar, yeni keşifler, hastalıklar, kıskançlıklar ve en önemlisi de daha önce hiç tatmadığım, okumadığım bir aşk var. Yazar o kadar harika anlatmış, o kadar güzel yaşatıyor ki size o aşkı... Vıcık vıcık bir aşk değil, tam tadında ama o kadar güçlü ki her şeyin ötesinde.

Kitap çıkalı çok oldu biliyorum ama sizin içinizde hala bir şüphe varsa okumalı mıyım diye. Onları bi kenara atın ve hemen alıp okuyun. Bu kadar ciddiyim. Okuduğum en mükemmel kitap...